DÜNYA  EMZİRME  HAFTASI       

                           1- 7  AĞUSTOS

                           

      

 

   

 

   

 

   

 

   

BASIN  BİLDİRİSİ 

Anne Sütünün Yaşamımızdaki Zorunlu Yeri

  1. Bebekler için en güvenli besin anne sütü:

     Son kırk yıl içinde yapılmış araştırmalar bebekle için en ideal besinin anne sütü olduğunu bir kez daha kanıtlamış ve anne sütünün gerek besin değeri, gerekse içerdiği hastalıklardan koruyucu maddeler açısından tüm yapay besinler (mama vb.) ve inek sütünden üstün olduğunu göstermiştir.

    Günümüzde bebeklere ilk altı ay su dahil hiçbir besin verilmeksizin yalnızca anne sütü verilmesi önerilmektedir. Bebek altı aylık olunca ek besinlere başlanmalı ancak iki yaşına kadar çocuk emzirilmeye devam edilmelidir. Doğal beslenme olarak tanımlanan bu beslenme ile büyüyen bebeklerde  zatürre, ishal, orta kulak iltihabı, allerjik hastalıklar  gibi ülkemizde sık görülen hastalıklar daha nadir görülmekte ve görülse de daha hafif seyretmektedir. Örneğin; inek sütü veya hazır mama (formül süt) ile beslenen  bebeklerde ishal, yalnız anne sütü ile beslenenlere göre 15 kat, zatürre 3 kat daha sık görülmektedir. Ayrıca anne sütü ile beslenen çocuklarda ileri yaşlarda lösemi vb habis hastalıklar, ateroskleroz, multiple skleroz vb süregen hastalıklar, diş yapısı bozuklukları ve bazı ruhsal hastalıklara daha az görülmektedir. Okul çağı çocuklarında yapılan  çalışmalar anne sütü ile beslenen çocukların daha zeki olduklarını göstermektedir.

      Bebeğe ilk 6 ay anne sütü ile birlikte ek gıda verilmesi de bebeğin anne sütünün bu hastalıkları koruyucu  özelliklerinden yeterince yararlanmasını engellemektedir. Teknolojinin ilerlemesi ile her gün piyasadaki diğer ürünlerden daha üstün olduğu ileri sürülen yeni mamalar üretilmektedir. Oysa hiçbirisi insan yavrusunu en hassas olduğu dönemde hastalık yapıcı etkenlere karşı koruyucu maddeler içermemektedir. Yeni doğan bebeği bir aşı gibi hastalıklardan koruyan bu maddeler sadece anne sütünde bulunmaktadır.

  2. Her anne bebeğini başarı ile emzirebilir:

       Doğum yapmış kadınların % 99’u  iki bebeği besleyecek kadar süt üretme yeteneğine sahiptir. Süt yapımının artması ve devamı için en önemli koşul bebeğin doğru teknik ile  ve sık emmesidir. Annenin beslenme durumu süt yapımını etkilemez. Bu bilgilere karşın yanlış inançlar ve uygulamalar sonucu birçok bebek bu doğal besinden yararlanamamaktadır.

      Ülkemizde çocuklar uzun süre emzirilmelerine karşılık ek besinlere erken başlanılmaktadır. 1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçlarına göre  dört aylık bebekler arasında yalnız anne sütü ile beslenenlerin oranı yüzde beşi geçmemektedir ve ne yazık ki bu oran gün geçtikçe azalmaktadır. 1998 TNSA verileri bu değerlerin yüzde ikiye düştüğünü göstermektedir. Oysa ilk 6 aylık dönemde anne sütü dışında bebeğe su bile verilmemelidir. Su verilmesi hem hastalık tehlikesini arttırmakta hem de bebeğin midesini gereksiz yere şişirerek  anne sütünü almasını engellemektedir. Diğer yandan ülkemizde canlı doğan 1000 bebeğin 43’ü bir yaşına gelemeden ölmektedir ve ölmeyenler arasında ishal, zatürre gibi bulaşıcı hastalıklar ve bunlar sonucu ortaya çıkan sakatlıklar sık görülmektedir. Bu durumda bebeklerimizin anne sütü ile beslenmesi daha da önem kazanmaktadır.

      Ülkemizde gebe kadınlara doğacak bebeklerini nasıl beslemek istedikleri sorulduğunda % 97’si emzirmek istediklerini belirtmektedirler ve bu oran Avrupa’daki anne adaylarının oranlarından yüksektir. Ancak araştırma sonuçlarına göre ülkemizde 1. ayın sonunda yalnız anne sütü alan bebek oranı  % 14, 5. ayın sonunda ise  %2 olmaktadır. Bunun nedeni sağlık ekibi ve çevrenin anneyi yanlış yönlendirmesi ve annenin bebeğini emzirme konusunda kendine güvenememesidir. Annelerin emzirme konusunda  desteklenmeleri başarılı emzirmenin sağlanması açısında çok önemlidir. Bu destek başta kadının eşi ve yakın çevresi olmak üzere tüm sağlık kuruluşları ve  sosyal çevre tarafından sağlanmalıdır.

      Ülkemizde bu konuda eğitim veren çok az kuruluş vardır. Sağlık Bakanlığı tarafından anne sütü ile beslenme konusunda  özellikle Bakanlığa bağlı doğum kliniklerinde hizmet içi eğitim seminerleri verilmektedir. Ayrıca 1984 yılından beri İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Estititüsü tarafından özellikle sağlık personeline yönelik olarak emzirme danışmanlığı kursları düzenlenmektedir. İstanbul Üniversitesi  Kadın ve Çocuk Sağlığı Eğitim ve Araştırma Biriminde gebe ve emziren annelere anne sütü ile belenme konusunda danışmanlık hizmeti verilmektedir. Son bir yıldır bu hizmetten yararlanan  emziren anne sayısı 200, gebe sayısı ise 160 tır. Bu sayı gerçekte emzirme sorunu ve eğitime ihtiyacı olan  kadınların çok az bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu tip hizmet veren kuruluşların ülke genelinde arttırılması gerekmektedir.

 3) Anne sütü ekonomiktir:

      Anne  sütü ile beslenmenin bebeğe olduğu kadar anneye, ülke ve aile ekonomisine ve çevreye de katkısı vardır. Emziren annelerde doğum sonrası rahim daha kolay toparlanmakta, meme, yumurtalık kanseri ve idrar yolu iltihabı daha az görülmektedir. Emziren kadınların gebe kalma oranı da düşmektedir. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalar anne sütü ile beslenmenin yarı yarıya azaldığı durumlarda toplam doğurganlığın yüzde 17 ile 37 oranında arttığını göstermiştir.

     Anne sütü vücut ısısında ve her an kullanıma hazırdır, ücretsizdir, güvenlidir. Filipinler’de yapılan bir çalışmada anne sütü ile beslenme oranı %31 oranında azaldığında anne sütü yerine kullanılan ticari mama harcamalarının 16 milyon dolar arttığı belirlenmiştir.  Ülkemizde de yeni doğan bir bebeğin hazır mamalarla beslenmesinin aylık masrafı 40 milyon TL civarındadır.

    Son yıllarda yapılan bir çalışmaya göre bebeklerin ilk altı ay yalnızca  anne sütü ile beslenmesi sonucunda dünyada yaklaşık 10 milyon bebeğin ölümünün önlenebileceği, bunun 10 katı bebeğin de hastalanması ya da sakat kalmasının da engellenebileceği hesaplanmıştır.

  4)Anne sütü ile beslenmenin yaygınlaştırılması, desteklenmesi ve korunması için öneriler:

   A)   Toplumun aydınlatılması: Başarılı emzirmenin sağlanması için anne sütünün yararları topluma, örgün eğitimde ders kitaplarında anlatılmalı ve emzirme sırasında karşılaşılabilecek sorunların üstesinden nasıl gelecekleri annelere öğretilmeli, sağlık personelinin bu konudaki bilgi ve becerisi arttırılmalıdır. Basın ve yayın kuruluşları bu konuda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Teknolojinin ilerlemesi çeşitli  hazır mamaların hızla çoğalması son yüzyılda anne sütü ile beslenen bebek oranını azaltmıştır. Anne sütü ile beslenmenin üstünlüğünü toplumlara anlatmak ve hatırlatmak amacıyla 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası olarak kabul edilmiştir.

  B)   Sağlık hizmeti veren kurumlarda değişiklikler: Başarılı emzirme konusunda tüm dünyada ve ülkemizde kabul edilen aşağıdaki 10 öneriye doğum ve yenidoğan bakımıyla ilgili hizmet sunan bütün kurumlar uymalıdır:

q       Emzirmeye ilişkin  yazılı bir politika hazırlanmalı ve  düzenli aralarla tüm sağlık personelinin bilgisine sunulmalıdır.

q       Tüm sağlık personeli bu politika doğrultusunda eğitilmelidir.

q       Hamile kadınlar emzirmenin yararı ve yöntemleri konusunda bilgilendirilmelidir.

q       Doğumu izleyen yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için annelere yardımcı olunmalıdır.

q       Annelere, emzirmenin nasıl olacağı ve bebeklerinden  ayrı kaldıkları durumlarda sütün nasıl sağılacağı gösterilmelidir.

q       Tıbben gerekli görülmedikçe, yenidoğanlara anne sütünden başka bir yiyecek ya da içecek verilmemelidir.

q       Anne ile bebeğin 24 saat bir arada kalmalarını sağlayacak bir uygulama benimsenmelidir

q       Bebeğin her isteyişinde emzirilmesini teşvik edilmelidir.

q       Emzirilen bebeklere yalancı meme veya emzik türünden herhangi bir şey verilmemelidir.

q       Emzirmeyi destekleyen grupların oluşumu sağlamalı ve taburcu olan annelerin bu gruplara katılmaları teşvik edilmelidir.

      Özellikle kamu hastanelerinde yukarıda belirtilen uygulamalar hızla yaygınlaştırılmaktadır. Benzer uygulamanın özel sağlık kuruluşlarına da getirilmesi gerekmektedir.

     Doğum kliniklerinin yanısıra tüm hastanelerde annelerin bebeklerini rahatça emzirebilecekleri bölümlerin yaratılması ve özellikle 2 yaşından küçük hasta çocukların anneleri ile birlikte hastaneye kabul edilmeleri sağlanmalıdır.

    c)Anne sütü muadillerinin kullanımı ile ilgili uluslararası yasaya uyulması: İnek sütünün çeşitli işlemlerden geçirilmesi sonucu hazırlanan bebek maması olarak bilinen formül sütler ne kadar anne sütüne yakın oldukları bildirilse de çocuk sağlığı açısından anne sütünün ve emzirmenin yerini tutmaları imkansızdır. Ancak bu konuda yapılan reklamlar ve promosyonlar halkı olumsuz yönde etkilemekte ve çocuk sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Maalesef ülkemizde televizyon kanallarında özellikle  halkın en fazla televizyon seyrettiği saatlerde bu mamaların reklamları yapılmakta, birçok hastanede bebek sahibi olan annelere mama üreten  firmalar tarafından promosyon malzemeleri dağıtılmaktadır. Oysa uluslararası bir yasa ile bu uygulamalar yasaklanmıştır. Bu yasanın uygulanmasının sağlanması başta devlet görevlileri olmak üzere tüm vatandaşların görevi olmalıdır.

    Avrupa Birliğine uyum çabaları içinde ülkemizin mama kodeksini yeniden düzenlemek için çalışmalar yapılmaktadır. Avrupa Birliğinin kullanmakta olduğu Mama Kodeksi maalesef anne sütü ile beslenmeyi korumak açısından zayıf bir kodekstir. Bu nedenle başta İsveç olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bu kodeks yerine anne sütü ile beslenmeyi koruyan ulusal mama  kodekslerini  çıkarmışlar ya da çıkarmaktadırlar. Mama kodeksinin hazırlanmasında görev alan kişilerin bu yönden dikkatli olmaları gereklidir.

  SONUÇ

q       Bebekler ilk 6 ay yalnız anne sütü ile beslenmelidirler.

q       Anne sütü ile beslenme 2 yaşına kadar sürdürülmelidir.

q       Anne sütü ile beslenmenin her bebeğin en doğal hakkı olduğu unutulmamalı ve bu hakkı önlemeye yönelik uygulamalar (Mama reklamları, doğumdan sonra anne ve bebeğin ayrılması gibi) ivedilikle sonlandırılmalıdır.

q       Emzirmenin her annenin en doğal hakkı olduğu unutulmamalı ve bu hakkı engelleyen koşullar (emziren kadına ilk 6 ay ücretli izin verilmemesi, çalışan annenin bulunduğu yerde kreş olmaması, annenin hasta bebeği ile hastaneye alınmaması, annenin emzirme konusunda yanlış bilgilendirilmesi gibi) ivedilikle düzeltilmelidir.

q       Örgün eğitim kurumlarında, yüksek eğitim kurumlarında anne sütü ile beslenmenin önemi işlenmelidir.

q       Doğum kliniklerinde ve çocuk sağlığı ile uğraşan kurumlarda emzirme danışmanlığı birimleri olmalı ve çalışanlar bu konuda bilinçli olmalıdırlar.

q       Mama kodeksinde yapılacak düzenlemelerde Avrupa Birliğine uyum yerine birçok Avrupa ülkesinin yaptığı gibi Dünya Sağlık Örgütünün Önerdiği “Anne sütü muadillerinin kullanılması ile ilgili uluslararası yasa” temel alınmalıdır.

Hepimizin emzirme haftası kutlu olsun.

 

    GERİ  DÖN